THOMAS MANN - Büyülü Dağ

T. Mann  bu kitabı 1924 yılında yazmış, 1929 yılında da Nobel Edebiyat Ödülünü almış... ben bu romana ilk kez Murakami’nin bir kitabında rastlamış ve o zaman okumaya karar vermiştim. Büyülü Dağ hakkında söyleyeceğim ilk şey ‘’zor’’ bir kitap olduğu.. okuması zor, anlaması zor, hoşlanması zor...

Bir kere konu Alplerde bir sanatoryumda geçiyor tüberküloz hastalarının arasında... gerçi sanatoryum çok rahat bir şekilde betimlenmiş size hiç hastahane gibi gelmiyor daha çok bir sayfiye evini hatırlatıyor arada sırada birinin ölümünden bahsediliyor siz o zaman farkına varıyorsunuz... ama sorun bu hastalık değil bana göre çünkü başta roman kahramanı olmak üzere kişilerin bedenlerinden çok ruhları sorunlu... yazar aklından geçirdiği her konuyu deneme şeklinde karakterlerin her hangi biri üzerinden uzun uzun anlatıyor... öncelik ‘’zaman’’ da olmak üzere yaşam, ölüm, aşk, alışkanlıklar, insan ilişkileri, Doğu-Batı sorunu ve son olarak da savaş hakkında (ki tam o sırada birinci dünya savaşı patlak veriyor) tüm görüşlerini belirtiyor yazar... bu kadar çok konu ağır bir tempoda anlatılınca bana biraz fazla geldi açıkçası... ki yavaş ilerleyen, belirgin bir konu etrafında dönüp duran kitapları sevmeme rağmen...

Kitabın sevdiğim yanı ise ‘’zaman’’ kavramını anlatışı oldu.. özellikle ilk ciltte fazlasıyla bu konuya yer veriyordu ve zamanı neredeyse günümüz fizikçilerinin tanımladığı şekliyle anlatıyordu ki kitabın yazıldığı yıl dikkate alındığında takdire şayan bir durum bence... son olarak karlarla kaplı Alp dağlarının ve orada mevsimlerin yaşanışının tasviri çok güzeldi.. yine ‘’Büyülü Dağ’’ isminin kitaba çok fazlasıyla uyduğunu da eklemeden geçemeyeceğim...

Zamana dair kitaptan bir alıntı;
''Zamanda 'gerçekten' diye bir şey hiç mi hiç yoktur. Sana uzun geliyorsa uzun, kısa geliyorsa da  kısadır. Ama gerçekten uzun mu kısa mı olduğunu kimse bilemez''.....

Yazar: Thomas Mann
Çevirmen: İris Kantemir
Sayfa Sayısı :881(2 Cilt)
Basım Yılı : 2011(6. Baskı)
Yayınevi : Can


Dünya edebiyatının çağdaş klasikleri arasında anılan Büyülü Dağ, tam bir çağ romanıdır. Kişisel deneyimlerinden yola çıkarak yazdığı ve zaman ve psikanaliz üzerine denemelerin de yer yer kendini gösterdiği bu büyük romanın yayınlanmasından sonra Nobel Edebiyat Ödülüne değer görülen Thomas Mann, yirminci yüzyıl Alman edebiyatının en önemli adlarından.
Hamburglu genç gemi mühendisi Hans Castorp, üç haftalığına kuzenini ziyarete gittiği bir İsviçre sanatoryumunda, kendisinin de tedaviye ihtiyacı olduğunu öğrenerek yedi yıl kalır. Bu süre içinde doktorlar ve hastalar dünyasını, Batı felsefesinin iki kutbunu, platonik bir aşk serüveninin sarhoşluğu içinde ve yaşayarak tanır. Sanatoryumda kaldığı süre içinde hastalık ve ölüm gibi deneyimlerin ötesinde hayatın mucizesini kavrayan Castorpun yalın ruhu bir değişim geçirir.

Thomas Mann, roman sanatının bütün incelikleriyle yarattığı, ironik bir üslupla sunduğu bu yapıtında, zaman, karşıt kültürler, aşk, hastalık, ölüm gibi evrensel temaları işliyor. Birinci Dünya Savaşı öncesinde çağın dünya sorunlarını, bir uygarlığın çöküşünü inceleyen, burjuva geleneğini ve ahlâkını yer yer sertçe, ironik bir dille eleştire  Büyülü Dağ, çağa tutulan bir ayna.

Yorumlar

  1. Şu an Buddenbrooks okuyorum ben de.. Büyülü Dağ ı kışa bıraktım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi fikir:) bu roman hiç yaz kitabı değil. Ayrıca çok güzel kış tasvirleri vardı o anlamda da iyi olur. Keyifli okumalar:)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

SEZGİN KAYMAZ - Kün

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH